İstiklal Marşı’mızın kabulünün 100. yıl
dönümünde Meslek Yüksekokulları Koordinatörlüğü Tarafından “Milli Şairimiz
Mehmet Akif Ersoy ve Bir Bağımsızlık Bildirgesi Olarak İstiklal Marşı” konulu konferansı
gerçekleştirildi
Hitit
Üniversitesi MEYOK (Meslek Yüksekokulları Koordinatörlüğü) tarafından Milli
Marşı’mızın kabulünün 100. yıl dönümünde “Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve
Bir Bağımsızlık Bildirgesi Olarak İstiklal Marşı” konulu konferans düzenlendi.
Uzaktan
Dijital Etkinlikler/Değerler Eğitimi kapsamında online gerçekleşen konferansın
Moderatörlüğünü Hitit Üniversitesi Osmancık Ömer Derinlere Meslek Yüksekokulu
Müdürü, Dr. Öğretim Üyesi Recep Çakar yönetirken konferansa konuşmacı olarak
Hitit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Doç. Dr.
Zekeriya IŞIK katıldı.
Çok
sayıda öğretim elemanı ve öğrencinin katıldığı konferansta Doç. Dr. Zekeriya
IŞIK, “Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diyen Mehmet Akif
Ersoy’un ve kaleme aldığı İstiklal Marşı’mızın tam anlamıyla anlaşılabilmesi
için “O dönemin sıra dışı şartlarının, toplumun içinde bulunduğu halet-i ruhiyenin
ve hissiyatının çok iyi bilinmesi ve doğru analiz edilmesi gerektiğini”
belirtti.
Mehmet
Akif Ersoy’un Çanakkale ve Kurtuluş Savaşına olan katkılarını anlatan IŞIK,
“hayatının her döneminde ülkenin ve ümmetin dertleriyle dertlenmiş büyük bir
dava adamıdır. İmparatorluğun hatta bütün İslam coğrafyasının işgal tehdidi ve yoğun
baskı altında kaldığı Birinci Cihan
Harbi’nin yaşandığı dönemde Akif yerinde durmayarak, önemli görev ve
sorumluluklar almıştır. Teşkilat-ı Mahsusa’nın görevlendirmesiyle Berlin’e
giden Mehmet Akif, ardından Şerif Hüseyin isyanına karşı faaliyetlerde bulunmak
amacıyla bu kez de Arab Yarımadasına gitmiştir. I. Dünya Savaşı’nın ağır
sonuçlarıyla büyük bir buhrana giren toplumu teskin etmeye çalışan Mehmet Akif,
Milli Mücadelenin başlamasıyla birlikte “Bugün icma-yı ümmet Anadolu’dadır”
diyerek İstanbul’dan ayrılarak Milli Mücadeleye katılmıştır. Mehmet Akif, 11
ilde camilerde verdiği vaazlarla milleti kendi tabiriyle Harekatı Milliye’nin
başladığı cepheye salmış, cephelerde askerlerin maneviyatını, inanç ve azmini
güçlendiren konuşmalar yapmıştır. O, bu büyük gayretiyle halkın gönlünde Milli
mücadelenin manevi lideri mertebesine ulaşmıştır.
Hayatını,
vatanına, milletine ve ümmeti İslam’a adayan bu uğurda hiçbir bedel ödemekten
geri durmayan Mehmet Akif, katılmadığı ve görmediği Çanakkale Savaşlarında
Mehmetçiğin verdiği varoluş mücadelesini ve kazandığı büyük zaferi sanki
ordaymışçasına büyük bir huşu içerisinde kaleme alarak destanlaştırmıştır. Bu
eşsiz eser Akif’in yazacağı İstiklal şiirimizin de manevi kuvvesini ve temelini
teşkil etmiştir.
12
Mart 1921’de kabul edilen İstiklal Marşımız o ana kadar ki Türk İslam tarihinin
bütün bir seciyesini ruhunda taşıdığı gibi bir istiklal ve istikbal bildirgesi
olarak Asım’ın neslinin atiye dair pusulası olma karakterine de haizdir.
Konuşmasında
gençlere seslenen IŞIK, sözlerini şöyle tamamladı. Gençler, “İstiklal Marşı’nın
her bir satırı size şanlı tarihiyle insanlığa önemli katkılar sunmuş ne büyük
bir medeniyetin parçası olduğunuzu söylüyor; vatan, bayrak, namus, din ve ezan
gibi ortak mukaddes değerler etrafında kenetlenerek millet olmanın devlet
olmanın ne büyük birnimet olduğunu söylüyor; Akif size vatan uğruna, mukaddes
değerler uğruna şehadete yürüyen ceddinizi her daim şehitler tepesinin boş
olmadığını, olmayacağını hatırlatıyor. “Korkma” diyor, önüne hangi engel
çıkarılırsa çıkarılsın kararlılıkla mücadeleni sürdür, atandan kalan mukaddes
emanetleri koru diyor. Bundan daha büyük bir mesaj olabilir mi?.
Asrı
devriyesinde Milli şairimiz Mehmet Akif’i, Milli Mücadelemizin lideri Mustafa
Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bütün şüheda ve gaziyanı bir kez daha
rahmetle ve minnetle anıyoruz.